Ego state terapi enstitüsü Türkiye

www.egostate.org

Ego State Terapi

Ego state terapisi son yıllarda psikoterapi camiasında hızla yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde Ego State terapisi giderek daha fazla önem kazanmıştır. Travma terapisi dahil olmak üzere, çok çeşitli bozuklukların tedavisi içinde kullanılmaktadır. Çocuklar, ergenler ve yetişkinlerde etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır. Ego state terapisi Almanya’da EMDR ve (PITT = Psychodynamisch Imaginative Traumatherapie) Psikodinamik İmajinatif Travma Terapisi gibi en etkin Travma terapileri arasında yer almaktadır.

Ego States Terapinin tanımı ve Ego Durumlarının Terapisi nedir?

Küçük bir çocuk hayal edin, hassas, şefkatli, dünyaya açık ve sevgi dolu.  Ebeveynleri ve kardeşlerinin ise çok farklı olduğunu düşünün. Şiddetin ve gürültünün hakim olduğu bir aile yapısı içinde dünyaya geldiğini. Yanlış ailede doğduğu izlenimi edinilebilir. Onu kimsenin anlamadığını ve birçok şeyin yanlış olduğunu düşünebilir. Kimsenin ona anlayış göstermediğini. "Ötekiliği" aile üyelerini rahatsız eder ve düşmanlıklara yol açabilir. Hiçbir duygusal yakınlık gösterilmez. Hiçbir temasta bulunulmaz. Hem fiziksel hem manevi şiddete maruz kalır. Reddedilme, hor görülme ve baskılar ile sürekli cezalandırılır. Hayata kolay başlamadı ve olumlu kişilik gelişimi için en ideal ortamları bulamadı. Kendi varoluşunun, varlığının, paha biçilemez bir değere sahip olduğunu o yaşlarda ve o koşullarda bilemez. 

Peki o zaman neler olur? Çocuk sezgisel olarak tepki vermeye başlar. Farklı ihtiyaçlarla ve görevler için farklı kişilik parçaları (ego durumları – ego states – benlik durumları) ortaya çıkar. Meydana gelen öz ihtiyaçlar doğrultusunda yeni benlik parçaları yani ego stateler oluşmaya başlar. Bunlar hayalci (fantezi – day dreaming), müzikal ve yaratıcı olan ego stateleridir ve somutlaştırılmış olarak bireyin içsel dünyasında yerlerini alırlar. Ego stateler, içsel dünyada güvenli bir yer bulurlar. Ayrıca ego stateler bir yandan, kişinin şimdiki ve gelecekteki durumlarla başa çıkması için yardımcı olurlar, bu sebeple birey için hayati önem taşımaktadırlar. Diğer yandan bireyin çevresinde, tetikleyiciler olduğu için saldırılar karşısında bir tehlike haline de gelirler. Çevresinde, diğerlerinin ruh halinin her zaman nasıl olduğuna dikkat etmeyi öğrenirler. Satır aralarını okumayı, tehlikeleri çok erken fark etmeyi ve bunlara hızla uyum sağlamayı öğrenir. Başkalarının ihtiyaçlarını deşifre etmeyi ve elinden geldiğince onlara göre hareket etmeyi öğrenir. Üstü örtülmesi ve su yüzüne çıkmaması gereken birçok adaletsizliği ve haksızlığı da algıladığı için kendisini büyük bir ihtiyaç içinde bulur. Bu durum kişiyi, çok zorlu yaşam koşullarını "bir şekilde" adapte olma becerisini devreye sokar. Kendisinde bir sorun olduğunu hatta belki her şeyin yanlış olduğunu düşünmeye başlar. Bir tarafta ebeveynlerinden ve kardeşlerinden oluşan bir dünya diğer taraftan kendi dünyası olmak üzere iki farklı dünyada bulunmaktadır. Ancak kendi dünyası bu süreç içerisinde o kadar sıkı bir şekilde kilitlenmiş olur ki, erişmesi giderek daha zor hale gelen iki "kültürde" büyümeye başladığını hisseder. Sanki iki farklı ve birbirlerine yabancı bir dilde gibi büyümeye başlar. Biri ailesinin dili, diğeri ise kendi dili olmak üzere iki birbirinden ayrışmış farklı dünyalar. Ancak yavaş yavaş kendi dilini unutmaya başlar. Dissosiyatif bir süreç başlar. Pek fazla arkadaş edinemez. Yıllar sonra, bir gençle bir arkadaşlık geliştiriyor gibi görünür. Ama bunun bedeli çok yüksek olur. Bu ilişki, cinsel arzularının yerine getirilmesinden oluşmaktadır. Bu travmatik bir ikilem (dilemma) ve bir süre bu ilişki bu şekilde devam eder. Kendi ailesinde yer edinebilmek için ilk dissosiyatif stratejilerini bilinçsizce geliştiren çocuk, disosiyasyon yoluyla stresle başa çıkmanın kısır döngüsüne girer. Travmalardan kaynaklı erişimi zor ve disosiyasyon olan, daha fazla ego stateler (benlik durumları) oluşmaya başlar. Kimliğin gelişimi büyük ölçüde kesintiye uğrar. Büyük krizler birbirini takip eder. Kendine zarar verme ve kendini değersizleştirme davranışları, sanki onun aşağılık olduğunu kendine kanıtlamaya çalışıyormuş gibi daha sık görülür. İlişki girişimleri başarısız olur. İntihar (öz kıyım) girişimleri olur. Ayrıca diğer insanlara zarar verme deneyimi de gelişmeye başlar. Sonunda, onun yok oluşunu girmemesini sağlayan bir tür karmaşık içsel başa çıkma sistemi gelişir. Bu sistemin çalışmasını ve sürdürülmesini sağlamak için birçok ego durumu (ego state) gelişir ve sistemi bir şekilde ayakta tutmayı çalışırlar. Buna son derece yıkıcı olan ego durumları da (destructive ego states) dahildir. Yıkıcı ego durumları (benlik durumları), işlerini çok dikkatli yaparlar ve stratejilerinin hoş olmayan yan etkilerine erişimleri yoktur. İç dengenin son kalıntısını sağlamakla uğraşırlar. İç sistem, bir içsel rahatlama, dinginlik ve huzur duygusuna dikkat etme lüksünü karşılayamaz. Böyle bir sistemin yan etkileri ise "psikopatolojik belirtiler" olarak ortaya çıkar. Kişiler, bu içsel süreçle yüzleşmekten, onunla psikoterapide uğraşmaktan (çalışmaktan) çok korkarlar. Cesareti ve değişme istekleri ise, psikoterapide gelişme fırsatına dönüştürmesine yardımcı olur.

Ego durumları (Ego States) nasıl tanımlanabilir?

Claire Frederick (2007), ego durumlarını şöyle tanımlar:

“Çevre ile etkileşimden kaynaklanan ve genellikle sorunları çözme veya çatışmaların üstesinden gelme ihtiyacından kaynaklanan kişilik enerjileridir. İnsan organizmasının içinde yaşadığı dünyada ilerleme çabasında hem beynin hem de kişiliğin yaratıcı oluşumlarıdır. Her ego durumunun kendine göre kalıcı etkileri, bedensel duyumları, anıları, fantezileri ve davranışları vardır. Ayrıca kendi arzuları, hayalleri ve ihtiyaçları vardır. Ego durumları birbirleriyle aile üyelerine benzer şekilde ilişkilidir. Birbirlerinden ayrı olmalarına rağmen bilgi alışverişinde bulunurlar, sürekli iletişim halindedirler, roller üstlenirler, ortak projeler, amaçlar ve hedefler peşinde koşarlar. Ailelerde olduğu gibi, gruplar ve ittifaklar olabileceği gibi düşmanlıklar ve çatışmalar da olabilir.”

Bir insanın kişiliği, büyüdüğü koşullar ve yaşadıklarından bağımsız olarak ego durumları (ego states) oluşabilir. Ego durumlarını yalnızca destek için bize başvuran insanlarda görmeyiz. Bizim kendi kişiliklerimiz birçok ego durumlarından karakterize olmuştur.

Önceki örnekte, kolayca farklı farklı ego durumlarının oluşumunu görebiliriz. Farklı görev ve stratejilere sahip farklı ego durumları tanımlanabilir. Bu ego statelerin her biri kendi bireyselliğine ve kendi dünya görüşüne sahiptir.

Örnek vakadan bazı ego durumlarını kısaca göstermek istiyorum:

  • Dikkat nedeniyle diğer insanların ihtiyaçlarına ve hassasiyetlerine son derece hassas davranan bir ego state ortaya çıkmıştır. Bu Ego State diğer bireylerin ruh hallerini tanıyabilir ve yorumlayabilir. Çocuğun, ailesinin mevcut durumunu asgari sinyallerden kavramasına ve değerlendirmesine yardımcı olmaktadır. Bu Ego State, bir tür erken uyarı sistemi gibi çocuğun hayatında çalışmıştır.
  • Sürekli olarak kendi yanlışlığını kabul etmeme ve bu durumun üstesinden gelebilmek için bir ego state ortaya çıkmıştır. Hiç kimse bu yanlışlık duygusunu fark etmemesi gerektiğini düşünür. Bu ego durumu oldukça aktiftir ve asla dinlenme moduna geçemez. Uyum ayarlamaları yapar. Başkalarından eleştiri için her türlü zemini kaldırmaya çalışır. Kendi ihtiyaçlarına erişimi kesmekle görevlidir.
  • Zarar verici ve yıkıcı (destructive) bir ego state oluşmuştur. Kendini büyük ölçüde zarar veren davranışlarda gösterir. Hem kendine ve çevresine zarar verir.
  • Ayrıca suçluluk duygularından sorumlu olan bir ego durumu ortaya çıkmıştır. Kişiye birçok suçunu ve yaralanmasını gösterir. Her şeyi kaybettiğini ve artık hiçbir hakkı olmadığını belirtir. Kendisini savunmasını, sınırlar çizmesini ve hatta ihtiyaçlarını dile getirmesini yasaklar.
  • Tabii ki, yaşanan cinsel istismarla bağlantılı olarak, kişilik gelişimi üzerinde önemli bir etkisi olan birkaç ego durumu ortaya çıkmıştır. Bu kimlik gelişimi ve kendilik algısı üzerine etkilerini görmektedir. Umutsuzluk ve teslimiyetle kendini gösterme ve intihar eğilimine yol açmaktadır.

Claire Frederick'in sözlerini tekrar hatırlarsak, ego durumları (ego stateler): "Çevre ile etkileşimden kaynaklanan ve genellikle sorunları çözme veya çatışmaların üstesinden gelme ihtiyacından kaynaklanan kişilik enerjileri”’dir.

Ego State nasıl oluşur? Ego State nasıl meydana gelir? Ego durumlarının gelişimi nasıldır?

Ego durumlarının gelişimi için önce Klaus Grawe’nin (2004) çalışmalarını incelemek gerekmektedir. Özellikle Grewe’nin temel psikolojik ihtiyaçlar ve motivasyon şemaları üzerine yaptığı çalışmalar ele alınmalıdır. Grawe, tüm insanlarda dört temel psikolojik ihtiyacın tanımlanabileceğini varsayar. Bu temel psikolojik ihtiyaçlar, yeterli besin kaynağı gibi temel fizyolojik ihtiyaçlara benzer olarak anlaşılmalıdır.

Aşağıdaki temel psikolojik ihtiyaçlardan bahseder:

  • yönlendirme, kontrol ve tutarlılık ihtiyacı.
  • zevk ihtiyacı.
  • bağlanma ihtiyacı.
  • özgüven ihtiyacı.

Grawe, tutarlılık arayışını ve tutarlılığın düzenlenmesini psişemizin en önemli motorlarından biri olarak tanımlar. Tutarlılık (consistence) kavramı, organizmanın bir durumunu ifade eder ve aynı anda işleyen nöronal/psikolojik süreçlerin uyumunu veya uyumluluğunu tanımlar. İnsan organizması öyle düzenlenmiştir ki bazen birbirleriyle önemli ölçüde çelişebilen temel ihtiyaçların bile sürekli olarak düzenlendiği şekilde oluşmaktadır. Herkes tutarlılığı düzenlemek için bireysel stratejilerini geliştirir.

Grawe'a göre, genellikle temel ihtiyaçlarımız konusunda farklılık göstermemekteyiz. Bununla birlikte, onlarla ilgilenmek ve onları düzenlemek için stratejilerde farklılık bulunmaktadır. İşte bu noktada ego durumları (ego states)  devreye girer. Ego-durumları "bireyin yaşamı boyunca temel ihtiyaçlarını karşılamak ve onları zararlardan korumak için geliştirdiği araçlardır." Ego durumları, temel ihtiyaçların karşılanmasını ve tutarlılığın düzenlenmesini sağlamak için stratejiler geliştirir. Bu stratejilerin sonsuz çeşitliliği vardır. Örneğin, kendi ihtiyaçlarınızın tatmininde hangi stratejilerden haberdar olduğunuzu kendinize sorabilirsiniz. Mesela bağlanmayı veya öz değerinizi korumayı nasıl sağlıyorsunuz?

Stratejiler sonuçsuz değildir. Boş yere kullanılmazlar. Her şeyden önce elbette başarılı olmaları gerekir. Deyim yerindeyse tanımlanmış bir iç görev vardır. Görev mümkün olduğunca verimli bir şekilde yapılmalıdır. Bu, bir tür tünel görüşüne yol açabilir. Temel ihtiyaçlardan birinin karşılanması, diğerinin pahasına gerçekleşebilir veya bazen çok şiddetli yan etkilere yol açabilir. Bu nedenle stratejilerin dezavantajları ya da karanlık tarafları (zarar verici yan etkileri) olabilir. Bunlar ne kadar büyük olursa, psikopatolojik belirtiler o kadar net bir şekilde ortaya çıkar. Psikopatoloji, burada Ego-States'in uzun vadeli işlevsiz çözüm stratejilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Vücudunun belli kısımlarını keserek büyük bir kendine zarar verme davranışı sergileyen ve vücudunda birçok yara izi bulunan bir danışanım, mekanizmayı bana şöyle tarif etmişti; "kendimi kesmek bu korku dolu kabuslardan (dissosiyatif durumlardan) çıkmamın tek yoluydu.” Bu örnekte ego stateler, istemsiz dissosiyatif olayları kontrol edilebilir hale getirmek için bir strateji bulmuştur. Sorun böyle bir ihtiyacın gelişmesi veya böyle bir ihtiyacın oluşması ya da bu duruma iç sistemde çözüm arama ihtiyacı değildir. Hangimiz korku deneyimli dissosiyatif olayları kontrol edilebilir hale getirmek istemeyiz ki?

Bşlangıçta örnek vermiş olduğumuz vakaya geri dönelim. Ebeveynleriyle olan bağı sürdürmek için çocukta, onlara yanlış yapma hakkı veren bir ego durumu gelişir. Bu, çocuğun ötekiliğine verdiği tepkilerin bir sonucu olarak yaşadığı bağlanma kaybına karşın bir çözümdür. Çocuğun iç sistemi yanıt vererek bir çözüm yolu sağlamıştır. Bu çözüm başlangıçta çok etkili ve başarılıdır. Düzen yeniden sağlanmıştır. Ancak bu çözüm ise uzun vadede yeni sorunlara yol açmıştır. Bu noktada, ego durumlarının ihtiyaçlarının karşılanması için yeni stratejiler bulma zorunluluğu ortaya çıkar. Burada amaç, uygulanan psikoterapi çalışmasında bağlanma ihtiyacının üstesinden gelmekle ilgili değildir. Bunun yerine, mümkün olduğunca az olumsuz yan etkisi olan uygun stratejileri bulmakla ilgilidir. Bu bağlanma ihtiyacını yerine getirmeye çalışılan ego durumlarının, yok edilmeleri yerine anlaşılması, takdir edilmesi ve yeni stratejilerle donatılması gerekir. Ayrıca, çeşitli psikolojik ihtiyaçlara göre stratejilerin birbiriyle daha yakın koordine edilmesi ve uyum içerisinde çalışılması gereklidir. Buradaki odak noktası, çeşitli ego durumları arasındaki ilişkiler ve bunların etkileşimidir.

John Watkins ve Helen Watkins, ego durumlarının oluşumunun üç mekanizmasını tanımlar.

İlk mekanizma normal farklılaşma olarak tanımlanır. Bunlar, ego durumlarının normal gelişimimiz yoluyla ortaya çıkmasıdır. Doğduğumuz andan itibaren ve hatta daha doğmadan önce karşı karşıya olduğumuz yaşam koşullarından kaynaklanırlar. Aile, sosyal, kültürel, politik faktörler vb belirli ego durumlarının gelişimini etkiler. John ve Helen Watkins, ikinci oluşum mekanizmasını Introjection olarak adlandırır. Introjection, psişik materyalin bilinçsizce (bilinç dışı) kişinin kendi iç sistemine alınması anlamına gelir. Kişinin duygusal önemi ne kadar yüksek olursa, Introjection süreçleri o kadar güçlü olur. Üçüncü mekanizma ise, travmadır. Ego durumları da bunlarla baş edebilmek için travma sonucu ortaya çıkar. Ego statelerin ortaya çıkışı direkt dissosiyatif olaylarla yakından ilgilidir.

Ego durumlarının kategorileri

Watkins çifti, bilinçli olarak ego durumları kategorileri yaratmaktan kaçınmıştır. Ego durumlarını kategorize etmeye çalışmak tehlikelidir. Kategorizasyon çalışmalarında, kavramsal zorluklara ek olarak ego statelerin kategorize edilmesi halinde olası bir şablon oluşumundan çekinilmiştir. Şablonun, insanların içinde neler olup bittiğine dair net görüşü engelleyen bir duruma neden olmasından çekinilmiştir. Sunmaya çalıştığım kategorizasyon çalışmaları, sadece çeşitli ego durumlarına kabaca bir genel bakış sağlama amaç edinilmiştir. Bir çok ego stateler arasında benzerlikler ve örtüşmeler bulunmaktadır. Birinin sizi doğmuş olduğunuz yere göre kategorize etmeye çalıştığını düşünün; Anadolulu, İzmirli, Almanyalı, Doğulu gibi. Bu bölgeler içerisinde tanımladığınızı ve anlaşıldığınızı hayal edin. Büyük olasılıkla, biricikliğinizin görülmediğini hissedeceksinizdir ve kişiliğinizin ikamet ettiğiniz yerin coğrafi konumundan ya da doğduğunuz coğrafi konumdan daha önemli olduğunu açıklığa kavuşturmak isteyeceksinizdir. Karşınızdaki kişi İzmirli, Bursalı veya Almanyalının neye benzediğini zaten bildiğini iddia etmeye başlasaydı daha da sıkıntılı bir duruma yol açabilmektedir.

O zaman kategoriler neden kullanışlıdır? Ego durumlarının haritalandırılması ve harita ile psikoterapist olarak yolunuzu bulmanıza yardımcı olarak kullanışlıdır. Ayrıca ego state’in hangi sinir sisteminde olduğunu ve travmanın sinir sisteminin nörobiyolojik olarak hangi tarafında çalışmamız gerektiğini anlayabilme için önemlidir. Nihayetinde, belirli terapötik müdahale teknikleriyle farklı ego states'ler ile çalışma fırsatları sunmalıdırlar.

  • Ressource odaklı ego durumları 
  • Yaralanmış ego durumları:

 a.) Semptom dolu ego Durumları

 b.) Travma dolu ego durumları

  • Yıkıcı ego durumları (Destructive Ego States)

Reccource (Kaynak) Ego State: Bu Ego durumları kaynak açısından zengindir. Ressource odaklı Ego durumları, destekleyici ve güç verici bir rol oynar. Onlarla birlikte, kaynak odaklı psikoterapi yolunda ilerlemek mümkün olur. Hiçbir olumsuz yan etkisi yoktur, aksine çok önemli bir güçlendirici deneyimler barındırır. Bu ego durumları tüm terapi süreçlerinde eşlik etmelidir hatta yardımcı terapist olarak görev alabilirler. Genellikle bu kategorideki çalışmalar terapinin başlangıcında yapılmaktadır.

Semptom dolu ego durumları: Bu kategorideki ego durumları psikoterapiye giriş bileti gibidir. Psikoterapötik yardım aramaya yol açan semptomlarla temsil edilirler. Bu ego statesler, üstesinden gelinmesi gereken semptomlarla ilişkilidir. Her semptomda sıkışmış belirli kaynaklar bulunur. Bunları kullanılabilir hale getirmek terapide en önemli adımlardan biridir.

Genel olarak, bu kategorideki Ego States, semptomlardan sorumlu Ego States olarak tanımlanabilir. Semptomlardan sorumludurlar veya o semptomu taşırlar. Bu, Ego State terapisi kavramının önemli bir yönüdür. Semptomlar Ego States değildir. Ego States semptomlarla ilintilidir, onlardan sorumludur. Ama semptomun kendisi değildir.

Örneğin, anksiyete (korku) semptomlarından sorumlu olan bir Ego State'in kendisinin endişeli (anksiyeteli) olması gerekmez. Bu ego statenin, korku (anksiyete), tutarlılığı düzenlemek veya bir yaşam olayıyla başa çıkmak anlamında kullandığı bir stratejisidir. Öte yandan, kaygı belirtilerinden sorumlu olan Ego State, kendini çok çaresiz hissedebilir ve nihayet görülmekten sonsuz mutlu olabilir. Ya da en sonunda kendisiyle iletişime geçilmeden önce fark edilmesi için semptomları daha ne kadar artırması gerektiğini de merak etmiş olabilir. Bu ego state korkuyu taşır, onu somutlaştırır ve deneyimler. Nihayet gecikmiş olan yardımın gelmesini umut eder. Semptomla ilişkili ve travmatize Ego States arasındaki ayrım, tüm Ego State'lerin travma sonucu yaratılmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin, anksiyete bozukluğu travma olmadan da gelişebilir. Bu ayrım aynı zamanda Ego State terapinin sadece bir travma tedavi yöntemi olmadığını, aynı zamanda çok geniş bir yelpazedeki bozuklukları tedavi etmek için de kullanılabileceğini göstermektedir.

Yıkıcı Ego Durumları (Destructive Ego States)

Bu kategoride Ego States ile çalışmak, çok daha rahatsız verici olabilir. Bu Ego Durumları karşısında empati ve şevkat duygularımızda zorlanabiliriz. Bu ego durumları karşısında kendimizi terapist olarak biraz geri çekebiliriz ya da böyle bir ego durumu ile karşılaşmanın bizim için rahatsız edici olduğunu düşünebilir, kendimizi güvensiz hissedebiliriz. Bu karşılaşmalar, ego durumunda bizde muazzam bir yükü tetikleyebilir ve bu da bizi kendi sınırlarımıza ve ötesine itebilir. Zarar verici, yıkıcı ego durumları, yıkıcılığın sürekliliği üzerinde haritalandırılabilir.

Yıkıcı Ego States sürekliliği üç alana ayrılabilir:

  1. İç eleştirmen
  2. İç eleştirmenlerden daha yıkıcı olan Ego States
  3. Faile yakın ego durumları

Şiddet arttıkça:

  • daha sağlıklı ego durumlarının yetenekleri azalır,
  • Yıkıcı ego durumlarına erişim zorlaşır hatta imkansız hale gelebilir,
  • Yıkıcı ego durumlarının işbirliği yapma isteği azalır (muhtemelen diğer ego durumları içinde geçerlidir),
  • Danışanın bu ego durumları (veya genel olarak Ego Durumları için) algılama, ayırt etme ve onlardan uzaklaşma yeteneği azalır,
  • Böylece Ego States'i desteklemek, kullanmak veya onları bir iç takıma yerleştirmek için seçenekler azalır, gittikçe zorlaşır hatta imkansızlaşır,
  • tetikleyici olayların yeniden yapılandırılabilirliği azalır,
  • Yıkıcı ego durumları olaylar ve insanlar ile başa çıkma yeteneğini azaltır.

 Ego State Terapi Enstitüsü Türkiye

Türkiye’de ego state terapi çalışmaları, "John Watkins Ego State Terapi Enstitüsü Türkiye®" kurucusu, Abdullah ÖZER tarafından yürütülmektedir. Ego State Terapi eğitimininde EGO-STATE-THERAPIE DEUTSCHLAND (EST-DE) "Almanya Ego State Terapi" eğitim programı uygulanmaktadır. John Watkins Ego State Terapi Enstitüsü Türkiye® (TESCİL NO 2021 067362 TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU) 2021 yılında İzmir’de kurulmuştur. Abdullah ÖZER Ego State Terapi eğitimini Almanya’da almış ve Almanya Ego State Terapi Birliği tarafından akredite bir Ego State Terapistidir. Abdullah ÖZER ayrıca Ego State Therapy International (ESTI) tarafından akredite olmuş uluslararası onaylı Ego State Terapisitidir. Abdullah ÖZER hem Almanya’da hem Uluslararası arenada Türkiye’yi temsil eden ilk ve tek akrediteli Ego State Terapistidir. Kurucu Başkanı olduğu Ego State Terapi Enstitüsü’nde eğitmen olarak Ego State Terapi eğitimleri vermektedir.

Abdullah ÖZER

Sosyal Çalışmacı, Bilim Uzmanı (Klinik Psikoloji), Aile Danışmanı

Uluslararası Akredite olmuş olduğu Psikoterapi Ekolleri ve Yöntemleri:

Ego State Therapy International (ESTIAkredite Ego State Terapisti
Ego-State-Therapie Deutschland (EST-DEAkredite Ego State Terapisti
Deutsches Focusing Institut (DFIAkredite Focusing Danışmanı/Terapisti
Deutsche Gesellschaft für Sexualforschung e.V. (DGfSAkredite Cinsel Danışman
Milton Erickson Gesellschaft für Klinische Hypnose e.V. (M.E.G.Akredite Hipnoterapist
World Association for Positive and Transcultural Psychotherapy (WAPPAkredite Pozitif Psikoterapi Danışmanı
Viktor Frankl Institute Vienna (VFIAkredite Logoterapi ve Varoluşçu Analiz Eğitmeni

Üyesi olmuş olduğu Uluslararası Mesleki Kuruluşlar:

International Society of Hypnosis (ISH)
European Society of Hypnosis (ESH)
Milton Erickson Gesellschaft für Klinische Hypnose e.V. (M.E.G.)
Viktor Frankl Institute Vienna (VFI)
World Association for Positive and Transcultural Psychotherapy (WAPP)
Deutscher Dachverband Für Psychotherapie (DVP) e.V.

Yayınlanan yazılar kaynak göstermeden, izinsiz kullanılması, kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Yayınlanan yazılar, makaleler, haberler kaynak gösterilerek içeriği değiştirilmemek şartıyla yayınlanmasına izin verilmektedir.