Ruhtaki bir gözyaşı - Travma Terapisi

Focusing ile travmaya özgü eşlik etme – Ruhtaki bir gözyaşı

Anılardan ve travmatik deneyimlerle ilişkili duygulardan uzak durmak, travma yaşayan bireylerin, en acil arzularından biridir. Bu durumlar, daha çok savaşmanın ya da kaçmanın mümkün olmadığı, daha çok çaresizliğin, teslimiyetin ve donmanın olduğu durumların anılarıdır. İnsanlar bu tür deneyimleri, o andan itibaren "hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı" veya "ruhtaki bir gözyaşı" gibi "zihinsel bir felaket" olarak tanımlar.

Sınırlarının aşılmış olması, kişinin kendine, dünyaya ve diğer insanlara karşı güvenin ve güven duygusunu sarsar. Korkuları geride bırakamazlar, kendinden ve herkesten şüphelenir, genellikle benlik saygısı zedelenmiş olur. Sonuç olarak, travmatik deneyimler bedende depolandığı için, travma geçirmiş birçok insan için, hissetme, tehdit edici hale gelmiştir.

Bu genellikle derin kendine güvensizliğin temelidir. Çünkü dikkat kendinize ve bedeninize çekilir çekilmez, travmaya bağlı semptomlar örneğin panik duygusu gibi duygular uyanabilmektedir. İnsan organizması bu dayanılmaz duyguları tekrar yaşamak zorunda kalmamak için genellikle kendini hissetmeme veya disosiasyon (ayrışma) yoluyla korur. Son derece travmatik deneyimler yaşayan danışanlar terapiden sonra, canlılığın tekrar nasıl hissedilebildiğine ve kendi kendini iyileştirme güçlerinin etkili olduğunu her seferinde gözlemleyebilmektedir.

Bir danışan bu durumu “Ölü olduğuna inanılan şey hâlâ yaşıyor” olarak özetlemiştir.

Gendlin, "her zaman içeride biri vardır. Her zaman bir ben vardır. Orada olmak için bir benliğe güvenebilirsiniz. Ama bazen hiçbir şey görmüyorsunuz ve çoğu zaman konuşamıyor ve bir köşede saklanıyor ... Her ne kadar çoktan kaybolmuş gibi görünse de, o benlik oradadır ve sizi bekliyordur" (E. Gendlin).

Güvenli yaşam alanı

Terapötik süreçlerin bu temel anlayışına ve odaklanmadaki hayata karşı tutumumuza ek olarak, tehdit, şiddet veya korku duygularını yaşayan danışanların neden ilk olarak dış güvenliği ve yaşamları üzerinde kontrolü yeniden kazanmaları gerektiğine dair ek anlayış ve bilgi gerektirmektedir.

Bu aynı zamanda travmatize edici bir ortamdan ayrılmak, travmatize eden insanlarla teması sonlandırmak veya duraklatmak anlamına gelmektedir. Çoğu durumda danışanların deneyimlerinin içsel alanlarına yeniden girmeleri, bedeni adım adım güvenle hissetmeleri, bedende iyi bir yer aramaları, duyumları/duyguları yavaş yavaş yeniden algılamaları ancak bu güvenlik sağlandığında mümkündür.

Peter Levin, "Kelimesiz Dil" (Sprache ohne Worte) adlı kitabında, yeniden algılamayı kimyadaki bir süreç olan "titrasyon" terimiyle açıklar. "Potansiyel olarak" yakıcı "kuvvetlerle uğraşırken, terapistler, yoğun" enerji'nin hislerini ve duygusal öfke ve amaçsız kaçış durumlarını, patlayıcı tepkileri tetiklemeyecek şekilde nötralize etmelidir. Aksi takdirde terapistler, danışanların tekrar canını yakabilir ve danışanların koruyucu mekanizmalarını görmezden gelebilir.

Yani başlangıçta bedende iyi bir yer bulmak mümkün değilse, her içe dönüklük duygusu stresli duygular uyandırdırıyorsa, konuşmada iyi veya güvenli bir yer fikri geliştirmek gerekebilmektedir. Eğer bedende böyle güvenli bir yer bulunamıyorsa, bu iyi ya da güvenli yer, vücudun dışında hayal edilen bir yerde olabilmektedir (imajinasyon). Yardımcı olmak için şu soru sorulabilir; "Buranın tamamen güvenli olduğunu düşünüyor musunuz? Nasıl daha da güvende olabilir? Bazı danışanlar için, hayal gücüyle meşgul olmak, kendi içlerinde güvenlik duygusunu (yeniden) hissetmenin başlangıcıdır.

Travma, Dissosiyasyon ve Focusing

İstatistiklere, araştırmalara ve anketlere göre, yakın sosyal alanımızda bulunan insanlar sebebiyle çocukluk, ergenlik veya yetişkinlik döneminde travma yaşama riski çok daha yüksektir. İnsanlar tarafından oluşturulan travmalar genellikle daha ciddi etkilere sahiptir. Özellikle bu travmalar, çocuğa koruma ve güvenlik sunma sorumluluğuna sahip insanlar tarafından çocuklukta ve daha uzun bir süre boyunca sürdürülmüşse daha ciddi etkilere sahiptir. Sonuç olarak, o andaki dayanılmaz durumdan kurtulabilmek için psikolojik bir koruyucu mekanizma olarak öfkeye erişim, çoğu zaman engellenir ya da öfkeleyi kontrol etmekte zorlanılır. Bu sebeple çocuk olanlardan kendisi sorumluymuş gibi suçluluk ve utanç duyguları geliştirir.

Çocukların o dönemdeki bu başa çıkma stratejileri genellikle yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde sorun yaratır ve kendi duygusal durumlarını kontrol etmede zorluklara, somatizasyona, anksiyete bozukluklarına ve dissosiyatif durumlara yol açabilir.

Focusing’de travmatize olmuş danışanlar için, öncelikle birlikte hazırlık gereklidir. Çünkü dikkati danışanın kendisine ve bedenine çeker çekmez, travmaya bağlı anksiyete, panik gibi duygular uyanabilmektedir. İnsan organizması böyle dayanılmaz duygular yaşamamak için genellikle koruyucu donma (freeze) ve ayrışma (disosasyon) mekanizmasına geri döner.

Bu durumlarda, insanların yaşam güçlerine erişimleri yoktur, daha ziyade "donma" (freeze) hâlindedirler ve hareket edemezler.

Ayrışma (Disosiye olma hâli), ruhun gerçek kaçışın mümkün olmadığı durumlarda kişinin, içsel olarak kaçmasını sağlar. Ayrışmış durumda kişi, uyuşmuş ve hissizleşmiştir. Bu koruyucu tepki, yani bedenin savunma mekanizması ve baş etme stratejisi travmatik deneyimin görünürde kalan parçalarıdır.

Organizma bir süre sonra travmayı, kendi başına işlemeyi başaramazsa, bu parçalar kendilerini içeri girmeye zorlar, suyun yüzeyine çıkıp kendini belli etmek ister. Belli bir ses, koku veya düşünce, geçmişten gelen tehdit edici durumu, o anda yaşanıyormuş gibi hayata geçirebilir. Örneğin, bir araba kazasından sonra kişi, bir araba her fren sesi çıkardığında panikler ve bayılma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Kişiyi etkileyen bu yoğun duygular karşısında, travma geçirmiş insanlar genellikle "vücudun kendini bir bütün olarak yeniden bulabilmesi" için özel adımlar atmak zorundadır.

İstatistiksel olarak kadınlar genelde cinsel şiddette maruz kalırken, erkekler ise fiziksel şiddetten daha fazla maruz kalmaktadır. Farklı şiddet ve sosyalleşme deneyimleri nedeniyle, erkekler şiddet deneyimlerini daha çok dışarıya, kadınlar ise kendine zarar verme davranışı gibi davranışlarla içeriye yani kendisine yönlendirebilmektedir.

İç parçalarla çalışma ve Focusing (İç Benlikler - Ego States)

Travma geçirmiş insanlarla çalışmaya kısmi kişilik kavramını dâhil etmek, focusing terapisine oldukça yardımcı olmaktadır. Birçok psikoterapi okulu iç parçalar ile çalışmaktadır. Örneğin, Ego State Terapisi’nde "benlik durumları" ile çalışılmaktadır. Benlik durumu, içsel benliklerimiz, parçalarımız, kısmi kişilik gibi kavramlar aslında aynı şeyi ifade etmektedir. Travma terapisinde en önemli olan içsel çalışmalarının çözümlenerek kişinin iç dünyasıyla bütünleşmesini sağlayabilmektir.

Kişinin travmanın içinde donup kaldığı ve kendisini hâlâ tehlikede hissettiği varsayılır. Bu durum terapide, danışan için "güvenli yer"in nasıl olması gerektiği hakkında düşünmeye teşvik etmek anlamına gelmektedir. Böylece danışan, kendini güvende ve emniyette hissetmeye başlayabilir ve tehlikenin artık sona erdiğini anlayabilir. Danışan, terapistin desteğiyle bir şeyler yapmaya ya da neyin kendisi için iyi olacağını düşünmeye teşvik edilir.

Türkiye’de focusing ve focusing terapi çalışmaları, "Eugene Gendlin Focusing Terapi Enstitüsü Türkiye®" kurucusu, Abdullah ÖZER tarafından yürütülmektedir. Focusing eğitimine ilgi duyan herkes kabul edilmekte olup, Abdullah ÖZER’in de eğitim almış olduğu Deutsches Ausbildungsinstitut für Focusing und Focusing-Therapie (DAF) "Focusing/Focusing Terapisi Alman Eğitim Enstitüsü" eğitim programı uygulanmaktadır.

Abdullah ÖZER
Sosyal Çalışmacı, Bilim Uzmanı (Klinik Psikoloji), Aile Danışmanı

Psikosentez Danışmanlık ve Eğitim Merkezi Türkiye İzmir'de ve Almanya Münih/Düsseldorf şehirlerinde Almanca ve Türkçe yüz yüze seanslar vermektedir. Bunun haricinden Dünya'nın neresinde yaşıyorsanız yaşayın Türkçe ya da Almanca Online TerapiOnline Cinsel TerapiOnline Psikoterapi ya da Online Psikolojik Danışmanlık ile SKYPE ya da WhatsApp üzerinden seanslara katılabilirsiniz. Bunun için Online Terapi sayfamıza göz atabilirsiniz.

Eugene Gendlin Focusing Terapi Enstitüsü Türkiye® (TESCİL NO 2020 161159 TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU) 2021 yılında İzmir’de Abdullah ÖZER tarafından kurulmuştur. Kurucu Başkanı olduğu Focusing Terapi Enstitüsü’nde eğitmen olarak Focusing Terapi eğitimleri vermektedir.

Yayınlanan yazılar kaynak göstermeden, izinsiz kullanılması, kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Yayınlanan yazılar, makaleler, haberler kaynak gösterilerek içeriği değiştirilmemek şartıyla yayınlanmasına izin verilmektedir.